top of page

Jacques Lacan ve Şizofreni: Dil, Sembol ve Gerçeklik Algısının Çöküşü


 

Jacques Lacan, Freud’un psikanalitik mirasını dilbilim ve yapısalcı felsefe ile birleştirerek yeniden yorumlamış ve şizofreniyi psikanalitik çerçevede farklı bir perspektiften ele almıştır. Freud’un libido temelli açıklamalarına kıyasla Lacan, şizofreniyi dil, sembolizasyon süreci ve öznenin gerçeklikle ilişkisi üzerinden açıklamıştır.

 

Bu incelemede, Lacan’ın şizofreniye dair temel görüşlerini şu başlıklar altında ele alacağız:

 1. Lacan’ın Yapısal Psikanalizinde Dilin Önemi

 2. Simgesel Düzenin (Ordre Symbolique) Eksikliği ve Şizofreni

 3. Metonimi, Metafor ve Şizofrenik Düşünce Bozuklukları

 4. Gerçeklik ve Halüsinasyon: Lacan’ın Gerçek-Simgesel-İmgesel (RSI) Modeli

 5. Lacan ve Şizofreninin Tedavisi: Klinik Uygulamalar

 

Lacan’ın Yapısal Psikanalizinde Dilin Önemi

 

Lacan’a göre insan psikolojisini anlamanın temel yolu dildir. O, Freud’un “Bilinçdışı, bir dil gibi yapılanmıştır.” sözünü temel alarak, bilinçdışı süreçleri dilbilimsel kuramlar çerçevesinde yeniden yorumlamıştır.

 • Lacan, Ferdinand de Saussure’ün gösteren (signifier) ve gösterilen (signified) kavramlarını psikanalize uyarlamıştır.

 • Freud’un bilinçdışı düşünce süreçleriyle bağlantılı olarak, insanların kendilerini dil aracılığıyla ifade ettiğini ve bilinçdışındaki çatışmaların dil içinde kodlandığını öne sürmüştür.

 

Lacan için, bireyin özne olarak var olabilmesi dil ve simgesel düzenle (ordre symbolique) bütünleşmesine bağlıdır. Ancak, şizofrenide bu süreç sekteye uğrar.

 

Simgesel Düzenin (Ordre Symbolique) Eksikliği ve Şizofreni

 

Lacan, insan gelişimini üç aşamaya ayırır:

 1. İmgesel (Imaginaire): Bebek, kendisini bütün ve bir olarak algıladığı, aynada kendini tanıdığı dönemdir.

 2. Simgesel (Symbolique): Çocuğun dile girmesi ve toplumsal kurallar tarafından belirlenen anlamlar dünyasına katılmasıdır.

 3. Gerçek (Réel): Anlamlandıramadığımız, dilin kapsayamadığı, tümüyle bilinçdışında kalan şeylerdir.

 

Şizofrenik bireylerde temel problem simgesel düzenle bütünleşememektir. Lacan’a göre:

 • Normal gelişimde birey, dile ve toplumsal normlara uyum sağlayarak simgesel düzenin içine girer.

 • Ancak şizofrenik bireyler, bu sürece tam olarak dahil olamaz ve dilin sağladığı anlam bütünlüğünü kuramaz.

 • Bu nedenle, şizofrenik bireylerin dili parçalıdır, mantık akışı bozulmuştur ve kelimeler arası bağlantılar kopuktur.

 

Sonuç olarak, şizofrenik bireyler dilin kurucu etkisini deneyimleyemez ve simgesel düzenle bağ kuramazlar. Bu da gerçeklik ile bağlarının kopmasına ve halüsinasyonlar gibi psikotik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur.

 

Metonimi, Metafor ve Şizofrenik Düşünce Bozuklukları

 

Lacan, dilin iki temel mekanizma üzerinden çalıştığını belirtir:

 • Metafor: Bir kavramın yerine başka bir kavramın kullanılmasıdır (örneğin, “zaman bir nehirdir”).

 • Metonimi: Bir kelimenin çağrışımsal bağlantılar kurarak diğer kelimelere atıfta bulunmasıdır (örneğin, “kraliyet tacı” ifadesi “kral” anlamında kullanılabilir).

 

Normal bireylerde dil bu iki mekanizma ile işlerken, şizofrenik bireylerde dilin metaforik bileşeni çöker ve sadece metonimik düşünce hakim olur.

 

Örneğin:

 • Metafor kullanamayan bir birey, soyut düşünceleri ifade edemez.

 • Şizofrenik konuşmalarda kelimeler arasında mantıksal bağlantılar zayıftır ve çağrışımlara dayalı zincirleme bir akış vardır.

 

Bu durum, şizofrenik bireylerin konuşmalarında sıkça gözlenen neolojizm (yeni kelimeler uydurma), konu dışı yanıtlar verme ve kelime salatası (word salad) gibi belirtileri açıklar.

 

Gerçeklik ve Halüsinasyon: Lacan’ın Gerçek-Simgesel-İmgesel (RSI) Modeli

 

Lacan, psikotik bozuklukları açıklarken Gerçek-Simgesel-İmgesel (RSI) üçlüsünü kullanır:

 1. Gerçek (Réel): Dilin ötesinde olan, anlamlandıramadığımız kaotik alan.

 2. Simgesel (Symbolique): Dilin ve toplumun kurallarının oluşturduğu düzen.

 3. İmgesel (Imaginaire): Öznenin kendini algılayışı ve imgeler üzerinden anlam yaratması.

 

Şizofrenik bireylerde simgesel düzen yetersiz kaldığı için, kişi doğrudan “gerçek” alanına maruz kalır. Bu nedenle halüsinasyonlar ve paranoya ortaya çıkar.

 

Örneğin:

 • Normal bireyler, dil aracılığıyla “gerçek”i anlamlandırır ve düzenler.

 • Şizofrenik bireyler için bu süreç işlemediği için, gerçek dünyaya ait olmayan sesler ve görüntüler algılamaya başlarlar.

 

Lacan’a göre şizofrenik halüsinasyonlar, “Gerçek”in dilin dışına taşarak kendini doğrudan dayatmasıdır.

 

Lacan ve Şizofreninin Tedavisi: Klinik Uygulamalar:

 

Lacan’ın psikanalitik teorisi, şizofreninin doğrudan bir tedavi yöntemi sunmasa da, terapide dilin yeniden yapılandırılması fikrine dayanır.

 • Geleneksel psikanaliz (Freud’un klasik serbest çağrışım yöntemi) şizofreni için uygun değildir.

 • Ancak Lacan’cı psikanalizde terapist, hastanın dilini dikkatle analiz eder ve eksik olan simgesel bağlantıları güçlendirmeye çalışır.

 • Terapinin amacı, hastanın gerçekliği yeniden organize edebilmesine yardımcı olmaktır.

 

Modern klinik uygulamalarda, Lacan’cı terapi nadiren tek başına kullanılır, ancak bilişsel terapiler ve sosyal beceri eğitimleriyle birleştirildiğinde, şizofreni hastalarının düşünce süreçlerinin düzenlenmesine yardımcı olabilir.

 

Sonuç Olarak Lacan’ın Şizofreni Görüşünün Önemi:

 

Lacan, şizofreniyi dilin ve simgesel düzenin çöküşü olarak kavramsallaştırarak, bu hastalığa psikodinamik bir çerçevede farklı bir yorum getirmiştir.

 • Freud, şizofreniyi libido ve narsisistik geri çekilme ile açıklar.

 • Lacan ise, şizofreninin temelinde dilin ve anlamlandırma süreçlerinin bozulduğunu savunur.

 

Günümüzde, Lacan’ın görüşleri doğrudan bir tedavi yöntemi sunmasa da, şizofreninin bilişsel ve dilsel boyutlarına dair önemli ipuçları vermeye devam etmektedir.

Erhan ERDEMİR

Comments


bottom of page